Sosyal Medya

Makale

Cevdet Paşa da “din adamı yok” diyor

Ahmed Cevdet Paşa (1822-1895) Osmanlı devletinde 12 defa çeşitli bakanlıklar yapmış büyük bir ilim, fikir ve devlet adamımızdır.

Bosna’dan dönüşünde Tuna Nehri üzerinde gemi ile seyahat ederken aynı gemide bulunan Fransa’nın Ä°stanbul  büyükelçisi (daha sonra dışiÅŸleri bakanı da olan) Motié ile ilim, din,  siyaset ve felsefe üzerine sohbetler yapıyorlar. Bu sohbet konularından biri de birkaç yazıdır konu edindiÄŸim “ruhban sınıfı-din adamı” meselesidir.

 

Motié Osmanlı ulemasının da bir “din adamları sınıfı” teÅŸkil ettiÄŸini iddia ediyor, Cevdet PaÅŸa da bu anlayışın hatalı olduÄŸunu ve Ä°slam’da din adamı (Ruhban-Clergé) sınıfının olmadığını ispat ediyor.

Ä°ÅŸte önemli baÅŸka bilgileri de ihtiva eden bu tarihi sohbeti Cevdet PaÅŸa’nın kaleminden  -sadeleÅŸtirerek- nakledeceÄŸim (Ebülula Mardin, A. Cevdet PaÅŸa, Ä°st. 1946, s. 292 vd.):

Napolyon Bonapart demiÅŸ ki, “EÄŸer bir dine girsem Müslüman olurdum; zira Ä°slam’da clergé yani ruhbaniyet yoktur.” Motié bu söze atıf yaparak “Napolyon Müslümanlıkta clergé  yoktur demiÅŸ, halbuki bir müddet Ä°stanbul’da kaldım, ulema sınıfını gördüm, onların clergé tarzındaki mertebelerini öğrendim, iÅŸte siz de bu sınıfın yukarılarında bulunuyorsunuz… Napolyon buralara gelmediÄŸi için iÅŸin gerçeÄŸini bilememiÅŸ” dedi.

Ona cevap olarak dedim ki:

Napolyon bu meseleyi pekâlâ incelemiÅŸ ve pek güzel söylemiÅŸ. Gerçekten Ä°slam’da clergé yoktur. “Ä°slam’da ruhbanlık yoktur” mealinde bir hadis de vardır. Gördüğünüz sarıklılar clergé deÄŸildirler; çünkü onlarda resmi bir rûhânilik sıfatı yoktur. Ruhban sınıfının (din adamlarının) Hristiyan topluluklarına uyguladıkları ruhani hükümet gibi sıkı iÅŸlemlere Ä°slam milleti asla tahammül edemez. Bir Hristiyan çocuÄŸu anasından doÄŸar, vaftiz olmak yani Hristiyan defterine yazılarak nesebi sahih dünyaya gelmiÅŸ sayılmak için papaza muhtaç olur. Ondan sonra Allah’a ibadet edebilmek ve ara sıra günahlarını affettirmek için papazın aracılığına muhtaç olur. Neslinin devamını saÄŸlamak için evlenebilmesi papazın nikah kıymasına baÄŸlıdır. Ölülerinin ruhuna bir hediye gönderebilmek için papazın duasına muhtaç olur. Kendisi öldüğünde yer altına girebilmek için bile papazın bulunması gerekir, papaz gecikse veya bulunmasa cenaze meydanda kalır. Bu iÅŸlemlerde papazlara ihtiyaç bulunduÄŸu için onlar da halka  baskı ve zulümden geri durmamaktadırlar. Åžu günlerde de ölümcül hastaların mal ve mülklerini kiliselere vakıf ve vasiyet ettirerek varisleri mahrum ediyorlar. Åžimdi Avrupa’nın pek çok yerlerinde Hristiyanların dinsizlik yolunu seçmelerine bu iÅŸlemler ve davranışlar büyük sebebiyet veriyor.

Ä°slam’da ise bu türlü külfetler yoktur. Bir Ä°slam çocuÄŸu doÄŸar, babası kulağına bir ezan okur ve adını kor, imam efendiye muhtaç olmaz. Çocuk büyür, okur, ilmihalini öğrenir, kendi kendine Cenâb-ı Hakk'a ibadet eder. Öğrenmek için hocaya muhtaç olur ama ibadet için baÅŸkasının aracılığına muhtaç olmaz. Ve cemaat ile namaz kılacak olduklarında içlerinden birisi imam olur. Gerçi imamlık görevini yerine getirmek için bir camiye bir imam tayin olunmak âdet olmuÅŸ ise de bu âdet dinin zorunlu kıldığı bir iÅŸlem olmayıp imam efendi bulunmazsa cemaatten birisi imam olur ve namaz kılınır. Ve Müslümanlara göre günahları ancak Allah Teâlâ affeder. Lazım olan ancak içtenlikle yalvarmaktır ve Rab ile kul arasına baÅŸkası giremez. Ve bir erkek ile kadın evlenmek istediklerinde kendileri yahut vekilleri nikah akdini yaparlar, fakat iki ÅŸahit huzurunda olması gerekir, bunun için hocaya muhtaç olmazlar. Gerçi akit toplantılarında mahalle imamlarının bulunmaları âdet olmuÅŸtur, fakat bunlar akdi yapanların isimlerini ve peÅŸin yahut ertelenmiÅŸ mehri yazmak için bulunurlar ki, bu da bir çeÅŸit hizmettir. Bununla beraber imam veya bir hoca efendi teberrüken bir dua eder, ama imam bulunmasa nikah akdi yine kurulur. (Devamı var)

kaynak: yenisafak.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.